GÜNDÜZÜNÜ KAYBEDEN KUŞ - HALİKARNAS BALIKÇISI
GÜNDÜZÜNÜ KAYBEDEN KUŞ Martılardan bahsediyorum. Onları sayısız çığrış ve çırpınışlarıyla kıyılarda görür, duyar ve görmesini de severiz. Fakat bildiğimiz o martılardan çok daha büyük ve kanatları çok...
View ArticleGÜLŞEFDELİ YEMENİ - HÜSEYİN SU
GÜLŞEFDELİ YEMENİ Yunus’un anısına; ‘paslanmaz bıçak’ gibi. Olan o gün oldu, o gün ve o ân. Oldu ve bitti. İlk anda yalnızca bana oldu sanmıştım. Ama değil, ona da oldu, nişanlıma yani....
View ArticleGÜLEN ADA - HALİKARNAS BALIKÇISI
GÜLEN ADA Kimi insan para pul budalası olur, kimisi keşif ve icat meraklısı, bazısı da musiki aşığı. Deli Davut ise adalar karasevdalısıydı. Denizin bu deli divanesinin gözünde hep adalar tüter, adalar...
View ArticleGÖZYAŞI - REFİK HALİD KARAY
GÖZYAŞI Yeni tuttuğu hizmetçi kadına dedi ki:"Dilin Anadolulu’ya benzemiyor. Rumeli’li misin sen?""Erfiçe köylerindendim. Alnımın yazısı imiş, buralara düştüm." Anlıyor ki önceleri sarışın imiş,...
View ArticleGİZLİ MÂBED - ÖMER SEYFETTİN
GİZLİ MÂBED Geçen gün Tokatlıyan'da Sermet bana genç bir Frenk takdim etti. Sorbon'dan arkadaşmış! Kumral, çini mavi gözlü, güzel, narin, nazik bir çocuk! Azgın bir "Şark" meftunu! İlk lafı bu oldu: —...
View ArticleGARİBİN HOROZU - RIFAT ILGAZ
GARİBİN HOROZU Yorganı başına çeker çekmez başlıyordu. Gece yarısı dönse de, saat sabahın üçünü dördünü bulsa da hep bu ötüş... Patiska yırtar gibi... Ne düzensiz bir sesi vardı bu horozun. Sanki...
View ArticleGAMSIZIN ÖLÜMÜ - REŞAT NURİ GÜNTEKİN
GAMSIZIN ÖLÜMÜ O sabah ana mektebinin bahçesinde fevkalade bir telaş ve canlılık vardı. Talebe bayramı günüydü. İlk ve orta mektepler, kafile kafile marşlar söyleyerek sokaklardan geçiyor, şehrin uzak...
View ArticleFORSA - ÖMER SEYFETTİN
FORSA Akdeniz'in, kahramanlık yuvası sonsuz ufuklarına bakan küçük tepe, minimini bir çiçek ormanı gibiydi. İnce uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahile inen keçiyoluna düşüyor,...
View ArticleFON SADRİŞTAYN’IN OĞLU - ÖMER SEYFETTİN
FON SADRİŞTAYN’IN OĞLU —Yirmi beş sene sonra— İhtiyar Fon Sadriştayn bir haftadır apartmanından dışarı çıkamamıştı. "Oburluğun zarurî neticesi" olan nikris sızıları onu, geniş pencereye dayalı derin...
View ArticleFON SADRİŞTAYN’IN KARISI - ÖMER SEYFETTİN
FON SADRİŞTAYN’IN KARISI O gün İstanbul'da kalsam bile hiçbir iş yapamayacaktım. Müthiş, acı, anlatılmaz bir sinir nöbeti yine beni kıvrandırıyordu. Bu korkunç hali bilmeyenler ne kadar mesutturlar!...
View ArticleFİRAR - SABAHATTİN ALİ
FİRAR İki candarma İdris'i aralarına almış götürüyorlardı. İdris ayaklarına basamayacak haldeydi. Candarmalar çok dövmüşlerdi, fakat seke seke yürümeye çalışıyordu. Bayram namazında İmamköy...
View ArticleFİRAR - SABAHATTİN ALİ
FİRAR İki candarma İdris'i aralarına almış götürüyorlardı. İdris ayaklarına basamayacak haldeydi. Candarmalar çok dövmüşlerdi, fakat seke seke yürümeye çalışıyordu.
View ArticleFERMAN - ÖMER SEYFETTİN
FERMAN Sanki bir tufandı. Gök delinmiş gibi aralıksız yağmur yağıyor ve bütün ordu Semlin'e doğru sel, çamur, sis ve bora içinde ilerliyordu. Belgrad - Şabaç yolu çökmüştü. Karanlık ormanlara, sarp...
View ArticleFALAKA - ÖMER SEYFETTİN
FALAKA Her sabah Çarşı Camii`in arkasındaki harap zaptiye ahırlarının önünden, bir serçe sürüsü gibi, cıvıl cıvıl neşeli geçerdik. Okul biraz daha ileride, alçak duvarlı, oldukça geniş bir avlunun...
View ArticleEVHAM - FAHRİ CELAL GÖKTULGA
EVHAM Sabahları uyanınca ağzım çiriş çanağı gibi. Midemde bir sancı... Şöyle bir salya yastığımı ıslatıyor. Sağ gözümde de bir sulanma.. Rıfat Bey dedi: "Yemeklerden sonra biraz karbonat al."...
View ArticleESKİCİ - REFİK HALİD KARAY
ESKİCİ Vapur rıhtımdan kalkıp tâ Marmara'ya doğru uzaklaşmaya başlayınca yolcuyu geçirmeye gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar: -Çocukcağız Arabistan'da rahat eder....
View ArticleELMA - ÖMER SEYFETTİN
ELMA –Ali Canip Beye– Âteşin, hummalı, şedit muhabbetler iftiraksız bir vefa bağının yakarak yelpazeleyen hararetli kanatları altında söndükten sonra, aşkın o nûşin ve muhrib heyecanları, fasılasız...
View ArticleELLİ KURUŞ - ORHAN KEMAL
ELLİ KURUŞ "İster lapa lapa kar, ister şarıl şarıl yağmur yağsın, isterse de bütün gecenin ayazından karlar dona kesmiş olsun, sabahın beş buçuğunda karanlıkları ürperten sesiyle sokağa girerdi:...
View ArticleELEĞİM SAĞMA - ÖMER SEYFETTİN
ELEĞİM SAĞMA Küçük Ayşe, sabahtan beri önünde mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı. Yorgun yorgun gerindi. Bugün evde yapayalnızdı. Babasıyla kardeşleri dün erkenden kasabaya, pazara...
View ArticleDÜNYANIN DÜZENİ - ÖMER SEYFETTİN
DÜNYANIN DÜZENİ (Bir genç kızın hatıra defterinden kopya edilmiştir.) Bir ay geçmeden fikrim değişti. Amma öyle yavaş yavaş değil... Birdenbire! Bugün anneme hak veriyorum. Dünyanın düzeni...
View Article